Finlandiya Gezisi Birinci Gün

     Koula eğitim şirketinin binasında grubumuz bir salonda bir araya geldi. Tanışma sürecinden sonra 5 günlük gezi programımızı bizler ile paylaştılar. Bu süreçte neler öğrenmek istediğimize ilişkin aklımıza gelen bütün soruları yapışkanlı kâğıtlara yazmamızı ve daha sonra o kâğıtları büyük kâğıda yapıştırmamızı istediler. Bu süreç tamamlandıktan sonra kendi sunumlarını yapmaya başladılar.

Önce kendi ülkelerinin tarihinden söz ettiler. Finlandiya’nın nasıl bir süreçten sonra bugünkü durumuna nasıl geldiğinden;  yokluklarından ve bu yoklukların üstesinden neler yaparak geldiklerinden söz ettiler. Bu tarihsel süreçte daha çok hangi durumlardan nasıl çıkıldığını, bu toplumda yaşayan tüm bireylerin bilgi sahibi olduğunu ve bunları bilmesi için gereken çabanın gösterildiğinden söz ettiler. “Bunları bilmelerinin neden bu kadar önemli olduğu?” sorusu sorulduğunda aldığımız cevap açık ve netti.

     Bunları (tarihimizi) bilmeliyiz ki ilerde aynı durumla karşılaştığımızda hatalar yapmadan ileriye doğru gidebilelim. Tüm dünya ileriye doğru giderken bizim geriye doğru gitmemiz mümkün değil. Geriye doğru gittiğimizde çocuklarımız yine açlıktan ölmeye başlayacak. En büyük zararı bizlerle birlikte bizim çocuklarımız görecek, büyüklerin hatalarını çocuklarımıza ödetmek gibi bir hakkımız olmadığının bilincinde olduklarını söylediler.

Eğitim tarihlerini ve eğitim sistemlerini nasıl kurguladıklarını ve başarıya nasıl ulaştıklarını anlattılar. Sistemin temelinde güven olduğu, bu toplumda herkesin birbirine güvendiği ve bu toplumda yer alan tüm bireylerin görev ve sorumluluklarını bildiğini ve onları en iyi şekilde yerine getirmek için elinden gelenin en iyisini yapmaya gayret etmektedir. Herkesin birbirine güvendiği, güvenin tam olduğu bir toplum.

     Bileştirilmiş sınıfların olmadığını, herkesin eşit olduğunu, herkesin aynı eğitimi alması için devletin gereken önemi gösterdiğini, çocuk haklarına uygun olarak çocukların bu eğitimlerini tamamlamasına ilişkin tüm tedbirlerin alındığını, çocuklar için yapılan her şeyin “çocuk haklarına” uygun olup, olamadığına baktıklarını söylediler.

Bu durumda kendimize baktığımızda;

“Toplumda yaşayan herkes birbirine ne kadar güvenmekte?
Ülkemde yaşayan herkes tarihimize ne kadar hâkim?

Çıkardığımız dersler neler?

Öğretmenler olarak eğitim tarihimizin ne kadarını bilmekteyiz?

Eğitim tarihimizde gerçekleştirdiğimiz iyi şeylerin üzerine ne ekledik?

Eğitim sürecinde yaptıklarımızda “çocuk haklarına” ne kadar uygun davranmaktayız?”

Sanırım sorulara açık yüreklilikle cevap verdiğimiz veya mazeret üretmeden vermeye cesaret ettiğimiz zaman bazı şeylerin düzelmeye başlayacağını düşünüyorum.

Beğendiyseniz Paylaşabilirsiniz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir