Bu kadar çamurlu bir ortamda oynadıktan sonra nasıl oluyor da
okul koridorları ve sınıflar temiz kalıyor?
Nasıl oluyor da her yer tertemiz? Çocuklar sınıflarda, okul koridorlarında terlik ya da çorapları ile rahatlıkla dolaşabiliyorlar.
Okul kapılarının girişlerine dikkatlice baktığınızda bütün okullarda aynı sistemin olduğunu görebiliyorsunuz. Dış kısımda ayakkabıları temizleyecek demir ızgaralar, iki kapı arasında lastikten yapılmış ızgaralar, iç kısımda ise altı lastik tüylü halıfleks. Halıfleks ve ızgaraların büyüklükleri okulun durumuna göre değişmekte. Mesela anaokullarının 2metrekare, üniversitelerde 8 metrekareye kadar çıkmakta.
Okula girmek için bu üç temizlik aşamasından geçmeniz gerekiyor. Birinci aşamada kaba çamurlar ve kumlar temizleniyor, ikinci aşamada kalan kum ve çamurlar temizleniyor, üçüncü aşamada ise ayakkabının altında kalan ince kumlar halıfleksin üzerinde kalıyor. İçeriye artık ayakkabınız temizlenmiş olarak giriyorsunuz. Sınıfa girerken sınıf kapısının yanında yer alan isimlerle belirlenmiş askıların hemen altında yer alan oturaklara ayakkabılarını çıkarıyorlar. Varsa sınıf ve okul içinde giyecekleri terlik veya ayakkabılarını giyerek sınıflarına giriyorlar. Aynı uygulama öğretmenler için de geçerli, öğretmenler ayakkabılarını isterlerse elbiselerini, okul içinde giyecekleri ayakkabılarını ve elbiselerini öğretmenler odasında değiştirip sınıflarına girmektedirler.
Neden böyle bir uygulama yaptıklarını sorduğumuzda alınan cevaplar sorular birlikte gelmekte,
“Siz nerede rahat edersiniz? Kendinizi nerede güvende hissedersiniz?”
Öğrenme için öğrenme ortamında da rahat olmanız ve güvende hissetmeniz gerekir. Evinizdeki bireyler ile rahat bir iletişim kurmanızı sağlayan nedenler neler? Rahat iletişimin burada da devam etmesi için ev ortamına benzer güvenilir bir öğrenme ortamı hazırlamak gerekmez mi? Öğrencilerin kendilerine rahat bir öğrenme ortamı hazırlandığında sosyalleşmelerinin ve öğrenmelerinin daha kolaylaşacağını söylediler. Aslında bildiğimiz şeyler olup, uygulamakta üşendiğimiz şeyler değil mi?
Öğretmenlere sorduğumuzda aldığımız cevaplar ve açıklamaları yeterli idi. Burası bir ev ortamı ise evdeki alışkanlıkların tutuma çevrilmesi için yapılması gereken ne ise o yapılmakta. Okul için burada bulunan ayakkabılarımızı kullanmaktayız. İkinci nedeni ise dışarda giydiğimiz ayakkabılar ile bilmeden mikroplu bir yere basmış olabiliriz. O mikropları sınıfa taşıyıp çocukların hastalanmasına neden olabiliriz. “Bizim taşıdığımız mikroptan dolayı çocuğun hastalanması ile öğrenme sürecinden uzaklaşmasına, onun öğrenim hakkının engellenmesine neden oluruz. Bu da çocuk haklarına aykırı bir durumdur.” diye cevapladılar.
Ortamı gözlemlediğinizde, öğrencilerin bazılarını çorapları ile bazılarını ise terlikleri ile, sınıf içinde ve okul koridorlarında dolaşırken görüyorsunuz. Öğrenciler o kadar rahat ve sakinler ki sanırsınız evlerinde dolaşıyorlar. Yabancıları şöyle bir inceliyorlar siz merhaba derseniz merhaba diyorlar.
Sınıflarda ve okul koridorlarında yüksek sesle bağıran, çağıran ne öğrenci ne de öğretmen görüyorsunuz. Konuşmalar yan yana geldiklerinde gerçekleşiyor. Ya koridorlardaki koltuklara ya da sınıf girişlerindeki oturaklara oturup başkalarını rahatsız etmeyecek şekilde konuşmaya başlıyorlar. Konuşma tamamladıktan sonra herkes kendi görevine tekrar dönüyor. Nadiren de olsa sınıflardan ses yükselmeye başladığında öğretmenin “Sorunu anlamak için sizi duymakta zorlanıyorum.” benzeri ifadelerini duyuyorsunuz.
Konuşmak ve dinlemek…
Sanırım biz yalnızca konuşuyoruz. Gerçekten anlamak için dinlemeye başladığımızda çok şeyin değişeceğini düşünüyorum? Ne dersiniz?
Haftaya güncemde “Sınıflarda nasıl bir yerleşim düzeni var?, Çocukların çantalarında ders kitapları var mı?” üzerine söz edeceğim…
Değerli Hoca’m emeğinize sağlık. Paylaşımınız için gönülden kutluyorum. Saygılarımı sunuyorum sizlere.