Okula Gelmek
Sohbete; taşımalı bir okulda görev yaptığını söyleyerek başladı.
Her zaman olduğu gibi kış yorucu ve karlı geçiyordu. Çocuklar ise o beyazlığı hep oyuna ve güzelliğe çevirmesini biliyorlardı. Her sabah çevre köylerden gelen öğrenciler; o köyün aracı ile okulun bahçe kapısına kadar getiriliyorlar aracın kapısı açılır açılmaz birer birer araçtan aşağıya iniyorlar ve karın üzerinde bir iki oyun oynadıktan sonra sınıflarına gidiyorlardı.
İki gün önce yağan kar yolları kapamıştı. Bazı köylerden gelebilen araçlar öğrencileri yine okulun kapısına kadar getirip bırakmıştı. O gün ikinci dersin sonlarına doğru kapı çalındı. Taşımalı öğrencilerimden Mehmet; elleri yüzü soğuktan kıpkırmızı olmuş pantolonu diz üstüne kadar ıslanmış bir durumda sınıfın kapısında dikiliyordu. ‘İçeri gel Mehmet ne bu halin’’ diye seslendim.’’ Mehmet: ‘Öğretmenim bizi getiren aracı kaçırdım. Okuldaki derslerden geri kalmamak için yayan yürüyerek okula geldim.’’dedi.
Öğrencinin bu halini görünce üstünün başının kuruması ve ısınması için ona sandalyeye oturmasını söyledim. Ders sırasında da ara sıra Mehmet ile ilgilendim; okula yürüyerek geldiği için ona gün boyunca güzel sözler söyledim. Mehmet’e gösterdiğim bu ilginin bazı çocuklar tarafından fark edilmesinden sonra da olacaklar oldu.
Aradan birkaç gün geçmişti ki; sınıftan başka bir öğrenci Mehmet gibi elleri yüzü soğuktan kıpkırmızı olmuş pantolonu dizlerine üstüne kadar ıslanmış bir durumda sınıfın kapısında dikiliyordu. O da aynı mazereti söyledi. Onunla da aynı şekilde ilgilendim.
Bu gibi sahneler yani servis kaçırma işi bahar gelinceye kadar adet haline geldi.
Nevşehir – Avanos 2011