TANIŞMA

ağlamak.jpgTANIŞMA

Okuldaki ilk gün özellikle ilk saatler benim için çok sıkıcıydı. Tanımadığım ve isimlerini bilmediğim bir sürü çocuk anneleri ya da babalarıyla okul bahçesinin bir kenarında bekliyorlardı. Çocukların hepsi yeni siyah renkli önlüklerini giymişlerdi. Erkek çocukların birkaçının saçları üç numaraya vurulmuş bazılarının saçları güzel tıraş edilmiş ve taranmıştı. Kız çocuklarının da saçları taranmış atkuyruğu dedikleri şekilde örülmüş ve uçlarına kimine beyaz kimine renkli kurdaleler bağlanmıştı. Okul bahçesinin bir kenarında karışık bir düzende ellerinden sıkı sıkıya tutulmuş çocuklar arada bir sebepsizce büyükleri tarafından çekiştiriliyor bu çekiştirmenin ardından da yerinde duran çocuklara ya yüz ifadesiyle ya da sözlü olarak uyarılar geliyordu.

  Bir süre sonra açık sarı duvarları ve iki duvarında iki penceresi olan tabanı ve tavanı tahtadan yapılmış tavanından dört sarı  lambanın sallandığı bir sınıfa doğru yaklaştık. Sıraların tam karşısında bir duvardan bir duvara uzanan kocaman bir siyah tahtası olan bu sınıfa büyüklerimizle birlikte topluca girdik. Sanki onlar sıralara oturacak gibi koşturuyorlar bizi de arkalarından çekiştiriyorlardı. Sonradan anladım yer kapmakmış amaçları. O gün ablam elimi sınıfa girinceye kadar öyle sıkı tutmuştu ki sınıfa girip sırama oturduğum an elimin ne kadar acımış olduğunu hissettim. Çocukların bazıları annesinden babasından ayrıldığı için ben ise elimin acısından ağlıyordum. Ablam ne kadar çok heyecanlanmış ki elimi ne kadar çok sıktığının farkında olmamıştı.

    Sınıfa girdikten sonra boyumuzdan büyük ve ağır çantalarımız büyüklerin yardımlarıyla sıraların gözlerine yerleştirildi. Bizi sınıfta bekleyen öğretmen bir süre sonra büyüklerimize “Hadi artık çocuklarınıza el sallayın ve sınıftan çıkın” dedi.  Büyükler bizlere el sallayarak sınıftan çıktılar. Kapı kapanır kapanmaz ortalık sessizliğe bürünmüştü. Öğretmen masasının arkasında ayakta duruyor çatık kaşları ve hiç gülmeyen yüzüyle bizlere bakıyordu. Öğretmenimin duruğu yerde en çok dikkatimi çeken şey dolabın kenarında asılı duran ve adını sonradan öğrendiğim matematik takımındaki metre olmuştu.

   Bir süre sonra öğretmenim aynı sırada oturan öğrencileri üçerli gruplar halinde yazı tahtasının önüne çıkartıp “Hadi bakalım arkadaşlarınıza adlarınızı söyleyin onlar da sizleri tanısınlar” dedi. Oturduğum yerden yazı tahtasının önüne gelen çocuklardan bazılarını görebildim bazılarını ise göremedim. Benden önce yazı tahtasının önüne gelip kendi ismini söyleyen çocuklardan bazılar isimlerini bağırarak söylüyorlardı. Böyle söyleyenlere öğretmen  “Fazla bağırma sağır mı var da bu kadar bağırıyorsun” diyordu. Bazıları ise isimlerini duyulmayacak şekilde söylüyorlardı. Onlara da “Dilini mi yuttun sesin hiç duyulmuyor biraz bağır” diyordu. Aynı sırada oturan üç arkadaşımla birlikte yazı tahtasının önüne geldiğimizde yalnız en ön sırada oturanları ve onların arkasında oturan çocuklardan bazıla

Beğendiyseniz Paylaşabilirsiniz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir