Tarlada Kalanlar
Harman zamanı herkes bir telaş ve koşturmaca içindedir. Öğlen sıcağına kalmamak için tarladaki buğdayları bir an önce harman yerine getirmek için traktörlerle insanlar el birliği yapmışçasına bir tarlaya bir harman yerine hızlı hızlı gidip gelirler.
Tarlada kesilmiş olan buğday demetlerini toplar tahtalarla yükseltilmiş romörke yükler sonra harman yerine götürüp yığın haline getirirdik. Bu çalışma akşama dek sürerdi.
Tarladaki buğday demetlerini topladıktan sonra harman yerine hareket etmek için hazırlanırken O romörkte yüklü olan buğday yığının üzerinden beklenilmedik bir çeviklikle aşağıya iner. Demetlerden ayrılıp düşen buğday başaklarını hızlı bir şekilde toplamaya başlardı. Hadi gidelim dediğimizde az kaldı az kaldı diyerek toplamaya devam ederdi. Zeki Dayı her zaman tarlasının etrafında dolaşıp durmakta ve tarladaki ürünün tamamı toplandıktan sonra en son oradan ayrılan da O olurdu.
Akşam olunca da patoza başlanır buğdaylar demetler halinde patoza atılır buğday taneleri ile samanı ayırmaya başlardık. İş bitince de evde ocağın kenarına oturup hem yemek yer hem de sohbet ederdik. Bir akşam böyle bir sohbet sırasında ; Zeki Dayı o başakları neden yere düşen buğday başaklarını tek tek topluyorsun diye sorduğumda. Seneye o tarlada buğday yerine çavdar görmek istemiyorum da ondan dedi. Sonra da sohbeti basit bir manevra ile okula çevirdi. Başladı sorularını sormaya;
Ders başladığı zaman okulun bahçesinde öğrenci bırakıyor musun?
Ders anlatmaya başladığında derse katılmayan öğrenciyi derse katıyor musun yoksa ne halin varsa gör mü diyorsun?
Derse başladığın zaman anlatacağından başka şeyler mi düşünüyorsun?
Ne dersin öğretmen ben senin sorularını cevapladım. Sen de benim sorularımı cevapla bakalım…